Giresun - Tirebolu Tarihi
12:04 | Author: OnlineGiresun

Tirebolu'nun ismi, Yunanca üç şehir demek olan Tri+Polis'ten gelmiştir. Şehir bu adı bir görüşe göre,"yan yana bulunan üç burun üzerinde ve onların arkasında kurulmuş olmasından" diğer bir görüşe göre de "Merkez, Bedrama ve Andoz adlarında üç kaleden dolayı almıştır."

Strabon (M.Ö.63 - M.S.23), burada daha önce İschopolis'in bulunduğunu, İschopolis, Argyria ve Philokaleia adında üç şehir halkının toplanması sebebiyle Tripolis denildiğini söyler. Prof.Dr. Fahrettin KIRZIOĞLU ise, "KIPÇAKLAR" adlı eserinde Tirebolu adının, Kıpçak Türkleri'nin ataları olan Kimmerler'in (M.Ö. VII. Yüzyıl) Direl boyunun adını taşıdığını söylemektedir.

Tirebolu, Tiripolis şeklinde ilk defa, M.S. I. yüzyılda yazılmış olan Plinius'un "Natural History" adlı eserinde kaydedilmiştir. Pilinius (23-79) eserinde, Tirebolu (Tiripolis) kalesi ile Tiripolis Çayı olarak anılan Harşit Çayı'ndan bahsetmiştir. Bazı kaynaklarda da Tripoli ve Driboli isimlerinden de bahsedilmektedir.

Tirebolu, M.Ö. VII. yüzyılda (takriben M.Ö.656) Miletoslular tarafından kurulmuştur.Pilinius'a göre; Miletoslular, Karadeniz kıyılarında 90 kadar şehir kurmuşlardır. Bu şehirler arasında Sinop (Sinope), Samsun (Amisos), Giresun (Kerasus), Trabzon (Trapezus), Ordu (Kotyora) ve Tirebolu (Tripolis) şehirleri sayılmaktadır.

Atinalı Ksenephon (M.Ö. 430-355) onbinlerin dönüşünü anlattığı "strong>ANABASİS "adlı eserinde, M.Ö. IV. yüzyılda (M.Ö.401) Doğu Karadeniz Bölgesi'inde Kolhlar'ın, Driller'in Halibler'in, Tibarenler'in, yaşadığını yazar. Bütün bu toplulukların hangi soydan geldikleri meçhul dur. Yalız, onlardan hiç birinin Yunan asıllı olmadığı kesindir. Tirebolu yöresinde, bu kavimlerden hangisinin yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir.

Tirebolu, daha sonraları İskender ve halefleri, Pontus Kralliği, Roma ve Bizans Devirlerini yaşamıştır.

Haçlı Orduları'nın İstanbul'u işgal etmeleri üzerine, Trabzon'a kaçan Alexius'un, 1204 yılında Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurmasından sonra, Tirebolu bu devletin hakimiyetine girmiştir.

1397 yılında Giresun şehrini Fetheden Hacı Emir Oğlu Süleyman Bey, 1398 yılında Osmanlı hakimiyetine girince, Tirebolu, Trabzon Rum İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında sınır olmuştur.

Tirebolu'nun Osmanlı egemenliği altına girmesi ise, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed Han zamanında gerçekleşmiştir.

Trabzon'un fethinden önce Türkmenler'in fetihleri ve sahillerin Türkleşmesi muntazam şekilde ilerlemiş, Tirebolu'ya dayanmış, dağlık bölgelerde de Çepniler, Rum hudutları içine girmişlerdi.

Prf. Dr. Faruk SÜMER, "Tirebolu Tarihi" adlı eserinde, Osmanlıların geldiklerinde yerli halk olan Rumların sadece kıyılardaki, Görele, Tirebolu ve Giresun kalelerinde yaşadıklarını, kırlık kesimin Oğuzların Çepni boyunun elinde bulunduğunu söylemektedir.

I. Dünya Savaşı (1914 - 1918) yıllarında ise; Tirebolu halkı çok acılar çekmiştir. Ruslar, 19 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ederek, buradan da Harşit Çayı'nın Doğu kıyısına kadar gelmişler, ancak Tirebolu'yu işgal edememişlerdir. Halk, Karadeniz'de Sinop'a kadar olan yerleşim bölgelerine göç etmiştir. Bu gün bile hafızalardan silinmeyen "muhacirlik" başlamış, Tirebolu yağmalanmış ve yakılmıştır.

Rusların 12 şubat 1918'den itibaren çekilmesinden sonra Pontus çetecileri ve bunları besleyen Yunan savaş gemileri ile mücadele edilir.

Mondros Mütarekesi'nin 30 Ekim 1918'de imzalanması üzerine, Karadeniz kıyılarında yaşayan Rumlar, Pontus Devleti'ni kurmak için harekete geçmişlerdir. Rumlar'ın kurmak istedikleri Pontus Devleti'nin batı hududu, Samsun'a kadar uzanıyordu. Bu durum karşısında Türkler de memleketlerini savunmak için çeşitli cemiyetler kurmuşlardır.

Halkı İstiklal Mücadelesi için şuurlandırıp teşkilatlandıranlardan birisi; gönüllü olarak Balkan Harbine katılan, Pontusçu Rumlara karşı amansız mücadelesi ile tanınmış olan Giresunlu Osman Ağa (Topal Osman); diğeri de dilde Türkçülük akımının öncülerinden, Balkan ve I. Dünya Savaşı'na katılmış, Giresun Askerlik Şubesi Başkanı olan 42. Alay komutanı olarak katıldığı Sakarya Meydan Muharebesi'nde 30 Ağustos 1921 günü şehit düşen Tirebolulu H. Avni Alparslan Bey'di.

İzmir'in 15 Mayıs 1919'da işgali üzerine Tirebolulu Türkler, Atatürk'ün Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919'da bir miting tertipleyerek, İzmir'in işgalini protesto etmişler, gönderdikleri telgirafta vatanlarını son nefeslerine kadar koruyacaklarını ve bu hususta her türlü fedakarlığa hazır olduklarını bildirmişlerdir. Tirebolu, Milli Mücadele'de 248 şehit vermiştir.

Osmanlıdöneminde idari bakımdanTirebolu, 1515 yılında Trabzon Sancağı'na bağlı, Kürtün kazasındaki dört kaleden ikincisi olduğu görülür. Evliya Çelebi, Tirebolu'yu Trabzon'un bir nahiyesi (1640), Kâtib Çelebi de kazası olarak gösterir(1732). 1856 - 1861 yılları arasında Gümüşhane sancağına bağlanan ilçe, tekrar Trabzon'un kazası olmuştur. 1920 yılının sonlarında mutasarrıflık haline getirilerek Giresun'a bağlanmıştır.

1874 yılında kaza olan Görele, 1957 yılında kaza olan Espiye, 1990 yılında kaza olan Doğankent, Yağlıdere, Güce daha önce Tirebolu'nun nahiye ve köy merkezi idiler.

This entry was posted on 12:04 and is filed under , , . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

0 yorum: