Karadeniz Fıkraları
16:28 | Author: OnlineGiresun

Temel ile Dursunun Yüzme Denemesi

Karadeniz'in iki ünlü yüzücüsü Temel ile Dursun, değişiklik olsun diye bu sefer Akdeniz'de bir uzun mesafeli yüzme denemesine çıkarlar. Yüzerek Kıbrıs'a gitmek üzere, Mersin limanından denize açılırlar. Saatlerce kulaç attıktan sonra Dursun, biraz gerisinde kalan Temel'e hem bağırır hem de hızlanır.

- Ula Temel. Haçan az kaldu uşağum. Peş parmak dağlarinu görüyrum bile, 15 takkaya kalmaz Kibrus'tayız.

Ama arkadan gelen Temel, biraz sinirli, biraz da yorgun zar zor öne doğru bağırır:

- Tursiiin, ula pen bitmişum. Pen mahfolmişum, yorulmişum ki hemi de nasıl !.. Sen devam et var Kibrus'a ben dayanamayacağum, geri döneyrum.

Temel Güneşe Gider

Bir toplantıda: Amerikalı:

- Biz Mars'a gideceğiz demiş. Alman:

- Biz yakıtsız çalışan araba üreteceğiz demiş. Fransız:

- Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var demiş.

Bizim Temel durur mu?

- Biz de güneşe gideceğiz demiş. Herkes şaşkın şaşkın:

- Ama orası yakar deyince bizim Temel:

- O kadarda enayi değiliz herhalde. Akşam serinliğinde gideceğiz !..

Temel Astronot

Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel 3 aylık ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmışlar. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'e sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak ilk işi olmuş.

Maymunun görevleri:

"Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak. Her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak. Füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek. Yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken okumaktan sıkılan Temel kendi görev kartını açmış:

"Maymunu iyi besle!"

Doktor

Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek: "Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?"

Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:

"Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesenize"

Hemen

Temel uzak doğu'ya gider. 250 $ verip bakınca insanları çıplak gösteren gözlüklerden alır. Takar bakar çıplak, çıkarır bakar giyinik. Çok hoşuna gider. Ikide bir takip, çıkarır.

Eve gözünde gözlük gider, bakar Fadime'yle sütçü çıplak. Gözlügü çıkarır bakar çıplak.

Takar bakar çıplak. Müthiş canı sıkılır ve

Fadime'ye der ki:

-Ula Fadime 250$ verdim hemen bozuldu..!!!!

Lazın Eczanesi

Lazın eczanesine eli silahlı, yüzü kadın çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahi Laza doğrultup:

- Çabuk kasadaki herşeyi ver !

- Özür dilerim, reçetesiz hiçbirşey vermiyoruz.

Giresun - Yağlıdere Tarihi
14:09 | Author: OnlineGiresun

Yağlıdere'nin bugün bulunduğu yerin ilk defa yerleşim yeri olarak seçilmesi, yöre halkının Cuma namazlarını kılmak, ihtiyaçlarını gidermek ve alışveriş yapmak amacıyla Ağdarı bükünde 1811 yılında büyük bir cami yapmaları ile başlar. Cami yapılmasından sonra, etrafta tuzcu, kalaycı, demirci ve gazcı gibi zaruri ihtiyaç maddeleri satan işyerleri kurulmuştur. İşyerlerinin çoğalıp gelişmesi, meskun inşaatların yapılmasıyla ilçe yapısal oluşumunu tamamlamış ve "CAMİYANI" ismini almıştır.

Yağlıdere Çayı kenarında yerini alan ilçe merkezi, sonraları bu çayın ismini almıştır.19.yüzyılda Tirebolu ilçesine bağlı iken 1957 yılında Espiye'nin ilçe olmasıyla buraya bağlı bir bucak olmuştur. 1987 yılında ilçe olmuştur.

Giresun - Tirebolu Tarihi
12:04 | Author: OnlineGiresun

Tirebolu'nun ismi, Yunanca üç şehir demek olan Tri+Polis'ten gelmiştir. Şehir bu adı bir görüşe göre,"yan yana bulunan üç burun üzerinde ve onların arkasında kurulmuş olmasından" diğer bir görüşe göre de "Merkez, Bedrama ve Andoz adlarında üç kaleden dolayı almıştır."

Strabon (M.Ö.63 - M.S.23), burada daha önce İschopolis'in bulunduğunu, İschopolis, Argyria ve Philokaleia adında üç şehir halkının toplanması sebebiyle Tripolis denildiğini söyler. Prof.Dr. Fahrettin KIRZIOĞLU ise, "KIPÇAKLAR" adlı eserinde Tirebolu adının, Kıpçak Türkleri'nin ataları olan Kimmerler'in (M.Ö. VII. Yüzyıl) Direl boyunun adını taşıdığını söylemektedir.

Tirebolu, Tiripolis şeklinde ilk defa, M.S. I. yüzyılda yazılmış olan Plinius'un "Natural History" adlı eserinde kaydedilmiştir. Pilinius (23-79) eserinde, Tirebolu (Tiripolis) kalesi ile Tiripolis Çayı olarak anılan Harşit Çayı'ndan bahsetmiştir. Bazı kaynaklarda da Tripoli ve Driboli isimlerinden de bahsedilmektedir.

Tirebolu, M.Ö. VII. yüzyılda (takriben M.Ö.656) Miletoslular tarafından kurulmuştur.Pilinius'a göre; Miletoslular, Karadeniz kıyılarında 90 kadar şehir kurmuşlardır. Bu şehirler arasında Sinop (Sinope), Samsun (Amisos), Giresun (Kerasus), Trabzon (Trapezus), Ordu (Kotyora) ve Tirebolu (Tripolis) şehirleri sayılmaktadır.

Atinalı Ksenephon (M.Ö. 430-355) onbinlerin dönüşünü anlattığı "strong>ANABASİS "adlı eserinde, M.Ö. IV. yüzyılda (M.Ö.401) Doğu Karadeniz Bölgesi'inde Kolhlar'ın, Driller'in Halibler'in, Tibarenler'in, yaşadığını yazar. Bütün bu toplulukların hangi soydan geldikleri meçhul dur. Yalız, onlardan hiç birinin Yunan asıllı olmadığı kesindir. Tirebolu yöresinde, bu kavimlerden hangisinin yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir.

Tirebolu, daha sonraları İskender ve halefleri, Pontus Kralliği, Roma ve Bizans Devirlerini yaşamıştır.

Haçlı Orduları'nın İstanbul'u işgal etmeleri üzerine, Trabzon'a kaçan Alexius'un, 1204 yılında Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurmasından sonra, Tirebolu bu devletin hakimiyetine girmiştir.

1397 yılında Giresun şehrini Fetheden Hacı Emir Oğlu Süleyman Bey, 1398 yılında Osmanlı hakimiyetine girince, Tirebolu, Trabzon Rum İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında sınır olmuştur.

Tirebolu'nun Osmanlı egemenliği altına girmesi ise, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed Han zamanında gerçekleşmiştir.

Trabzon'un fethinden önce Türkmenler'in fetihleri ve sahillerin Türkleşmesi muntazam şekilde ilerlemiş, Tirebolu'ya dayanmış, dağlık bölgelerde de Çepniler, Rum hudutları içine girmişlerdi.

Prf. Dr. Faruk SÜMER, "Tirebolu Tarihi" adlı eserinde, Osmanlıların geldiklerinde yerli halk olan Rumların sadece kıyılardaki, Görele, Tirebolu ve Giresun kalelerinde yaşadıklarını, kırlık kesimin Oğuzların Çepni boyunun elinde bulunduğunu söylemektedir.

I. Dünya Savaşı (1914 - 1918) yıllarında ise; Tirebolu halkı çok acılar çekmiştir. Ruslar, 19 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ederek, buradan da Harşit Çayı'nın Doğu kıyısına kadar gelmişler, ancak Tirebolu'yu işgal edememişlerdir. Halk, Karadeniz'de Sinop'a kadar olan yerleşim bölgelerine göç etmiştir. Bu gün bile hafızalardan silinmeyen "muhacirlik" başlamış, Tirebolu yağmalanmış ve yakılmıştır.

Rusların 12 şubat 1918'den itibaren çekilmesinden sonra Pontus çetecileri ve bunları besleyen Yunan savaş gemileri ile mücadele edilir.

Mondros Mütarekesi'nin 30 Ekim 1918'de imzalanması üzerine, Karadeniz kıyılarında yaşayan Rumlar, Pontus Devleti'ni kurmak için harekete geçmişlerdir. Rumlar'ın kurmak istedikleri Pontus Devleti'nin batı hududu, Samsun'a kadar uzanıyordu. Bu durum karşısında Türkler de memleketlerini savunmak için çeşitli cemiyetler kurmuşlardır.

Halkı İstiklal Mücadelesi için şuurlandırıp teşkilatlandıranlardan birisi; gönüllü olarak Balkan Harbine katılan, Pontusçu Rumlara karşı amansız mücadelesi ile tanınmış olan Giresunlu Osman Ağa (Topal Osman); diğeri de dilde Türkçülük akımının öncülerinden, Balkan ve I. Dünya Savaşı'na katılmış, Giresun Askerlik Şubesi Başkanı olan 42. Alay komutanı olarak katıldığı Sakarya Meydan Muharebesi'nde 30 Ağustos 1921 günü şehit düşen Tirebolulu H. Avni Alparslan Bey'di.

İzmir'in 15 Mayıs 1919'da işgali üzerine Tirebolulu Türkler, Atatürk'ün Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919'da bir miting tertipleyerek, İzmir'in işgalini protesto etmişler, gönderdikleri telgirafta vatanlarını son nefeslerine kadar koruyacaklarını ve bu hususta her türlü fedakarlığa hazır olduklarını bildirmişlerdir. Tirebolu, Milli Mücadele'de 248 şehit vermiştir.

Osmanlıdöneminde idari bakımdanTirebolu, 1515 yılında Trabzon Sancağı'na bağlı, Kürtün kazasındaki dört kaleden ikincisi olduğu görülür. Evliya Çelebi, Tirebolu'yu Trabzon'un bir nahiyesi (1640), Kâtib Çelebi de kazası olarak gösterir(1732). 1856 - 1861 yılları arasında Gümüşhane sancağına bağlanan ilçe, tekrar Trabzon'un kazası olmuştur. 1920 yılının sonlarında mutasarrıflık haline getirilerek Giresun'a bağlanmıştır.

1874 yılında kaza olan Görele, 1957 yılında kaza olan Espiye, 1990 yılında kaza olan Doğankent, Yağlıdere, Güce daha önce Tirebolu'nun nahiye ve köy merkezi idiler.

Giresun - Şebinkarahisar Tarihi
12:02 | Author: OnlineGiresun


Bölgenin tarihöncesi ve tarih çağlarına ait bilgilerinin yeterince araştırılmadığı yapılan incelemeler sonucu anlaşılmıştır. Yörenin ilk tarihi bilgileri Hititler zamanından başlamakta olup, Hitit metinlerinde "Azzi Hayaşa" ülkesi olarak adlandırıldığı ve bölgede Kaşga'ların yaşadığı belirtilmektedir. Hititlerden sonraki dönem hakkında pek bilgi bunmamaktadır. Bölge kısa bir süre Kimmer ve İskitlerin saldırılarına maruz kalmıştır.

M.Ö. 298-63, Yöre uzun süre Pontusluların egemenliği altında kalmıştır. Bizans döneminde, İmparator Hustinianus zamanında şehir imar edilmişdir. Bu dönemde şehrin adı Karahisar anlamına gelen Mavrokastron olarak söyleniyordu. Bölgede Pauilican mezhebi yayılmış ve önemli bir piskoposluk merkezi olmuştur.

Daha sonra Şehrin 778 yılında kısa bir süre Emevi ordularınca ele geçirildiği ve 939/940 yılları arasında ise şehrin çevresindeki köylerin, Abbasi döneminde ele geçirildiği bilinmektedir. 1074 yılından sonra şehir Mengücek Gazi ile Danişment Gazi tarafından ortaklaşa fethedilmiştir.

1228 yılında şehir Anadolu Selçuklu devletine bağlanmıştır. Daha sonraları sırası ile İlhanlıların, Eratna Devletinin, Kadı Burhanettinin, Karakoyunluların ve Akkoyunluların idaresine girmiştir.

1473 yılında Otlukbeli savaşında, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın Fatih Sultan Mekmet'e yenilmesinden sonra, şehir Osmanlı devletinin idaresine girdi. Şehir Osmanlılar zamanında Karahisar-ı Şarkî adıyla sancak merkezi olmuş ve şehzadeler şehri haline gelmiştir.

Evliya Çelebinin Şehir hakkında verdiği bilgilerde, Şehrin adının, kalesinin taşlarının siyah olmasından geldiği yazılmakta.

I.Dünya savaşı yıllarında şehirde küçük çaplı eşkiyalık olaylarının yanı sıra, Ermeni ve Rumların isyan hareketlerine giriştikleri görülmüştür. 1915 yılında başlayan Ermeni isyanında Şehir yakılıp yıkılarak, kale tahrip edilmiştir. Ruslar'ın Harşit Çayına kadar ilerlemesi ile bölgede kıtlık başgöstermiş olup halk iç kısımlara göç etmiştir.

Şebinkarahisar, 1923 yılında il oldu. 11 ekim 1924 yılında Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Erzurum ve çevresinde meydana gelen deprem dolaysıyla gittiği Erzurum'dan dönerken Şehri ziyaret eder ve halka hitaben bir konuşma yapar. Bu ziyaretin hatırası olarak Karahisar-ı Şarki olan şehrin ismi Şebinkarahisar olarak değiştirilmiştir.

Şebinkarahisar 1933 yılında ilçe haline getirilerek Giresun iline bağlanmıştır.

Giresun - Piraziz Tarihi
12:01 | Author: OnlineGiresun

Piraziz'in kuruluşu 1869 yıllarına rastlar. 1485'lerde Karahisar-ı Şarki Sancağına bağlı Pazarsuyu kazasının Bozat divanına bağlı Bülik-i Seydi Ali Kethüda ile Bendehur' bağlı Belik-i Davut Kethüda, 1547'de Pzarsuyu kazasına bağlı Bozat nahiyesi haline gelmiştir.

Bölge merkezi daha sonraki yıllarda Şeyhli, Bendehur (bugünkü Ayıkaşı Mahallesi) Piraziz Erenköyü olmuştur. Akköy nahiyesi civarında Abdalnam iskelede kurulan Cuma pazarları, bugünkü ile merkezin pazar yerinde kurulmuş, nahiye merkezi burada olmuştur.

Diğer eski tarih vakfiyesi Zaviye-i Şeyh İdris'e aittir. Bu Vakıfiye 800 - 1397 - 1389 tarihini taşımaktadır. Zaviye Ordu ile Giresun arasında bugünkü Piraziz ilçesinde bulunmakta idi. Bu zaviyeye iki baştan vakıf edilmiş olan Şeyh İdrüslü (Şeyhli) köyünün adı ve bu tekkenin vakfın kurucusu Şeyh İdris'ten gelmektedir.

Erenköy, Abdal, Bendahor ve Piraziz isimlerini alan ilçenin önemli bir tarihi geçmişe sahip olduğu görülmektedir.

1924 yılında bucak hüviyetine kavuşan Piraziz, 1988 yılına kadar Bulancak ilçesine bağlı kalmıştır. 1988 tarihinde ilçe olan Piraziz kısa zamanda teşkilatlanmasını tamamlamıştır.

Eğribel Geçidine Yılın İlk Karı Düştü
11:58 | Author: OnlineGiresun
Giresun'un Eğribel geçidine yılın ilk karı yağdı.

Doğu Karadeniz'in Anadolu'ya açılan kapısı olan, 2 bin 200 rakımlı Eğribel geçidine dün akşam saatlerinde yılın ilk karı yağdı. Yağan kar ulaşımı olumsuz etkilemezken, kış aylarının başladığının habercisi oldu. (CİHAN)


Haber: Eğribel Geçidine Yılın İlk Karı Düştü